Keşif için yola düştük
17 Ekim 2010 pazar sabahı on bir kişinin katılımıyla Gümüş Dağına(Karyağdı Tepe) bir keşif faaliyeti planladık. Dört kişinin daha gruba sürpriz katılım yapmasıyla on beş kişi olmuştuk. Amacımız daha önce Kuzey Batı yönünden defalarca zirvesine çıktığımız bu güzel dağın Kuzey Doğu yönünden çıkışını da yaparak yeni bir rota açmaktı. Selçuk merkezindeki Zirve Dağcılık Selçuk Şubesinden araçla kısa bir yolculuk yaparak Naipli köyünde gittik. Köye yaklaşırken ağaçların etrafını saran sis sayesinde güzel fotoğraflar çekme imkânını yakaladık. Naipli Köyünde İsmail abi çayımızı demlemiş bizi bekliyordu.
Kahvaltı sonrası Naipli Köyünden Gümüş Köye hareket
Açık havada güzel bir kahvaltı sonrası çantalarımızı aldığımız gibi yola koyulduk. Börklüce Mustafa döneminde yapıldığı bilinen halkın komün olarak inşa ettiği su kemerinin üstünde bir süre yürüdük. İlk küçük molada, yürüyüş kuralları ve izleyeceğimiz rota hakkında hatırlatmalar yaptıktan sonra bölge hakkında küçük bir bilgilendirme yaptım. Hızlı tempo yürüdüğümüz için kısa zamanda gümüş köye ulaştık. Artık Gümüş Dağı önümüzdeydi. Köyün içinden geçip dağa yanaşırken bir tulumba gördük, Yıkık bir evin yanındaki eski tulumbadan eksilen sularımızı tamamladık. Artık dik bir yokuş ve uzun bir yolculuk bizi bekliyordu.
Tırmanış sürpriz ile başlıyor
Bir patika tutturup ormanın içine daldığımızda büyük bir sürpriz bizi bekliyordu, orman sık çalı ile kaplı olduğu gibi birde geçit vermez dikenli tele benzeyen sarmaşık benzeri dikenli bitkiler her yeri sarmıştı. Kollarımız, bacaklarımız ve yüzümüz çizik içinde kalmıştı, hemen yanımda kıdemli üyelerimizden İsmail Özhan vardı, her zaman olduğu gibi başta rehber olmak üzere herkese yardım etmeye çalışıyordu, yorulduğumu görünce hemen öne geçerek beni bir süre dinlendirdi. Yeşilin içine ilerledikçe doğa daha da geçit vermez oluyordu, önde yürüyenler birbirlerinin kanamaya başlayan yerlerini göstererek gülüyorlardı, keşif takımındaki arkadaşlarım bu zorlu yürüyüş karşısında pes etmiyor, en zorlu şartlarda bile gülmeyi ve tat almayı biliyorlardı. Bu oranda sık ve zorlu tabiat beklemiyordum fakat hala böyle yeşil kalmış yerler gördüğüm içinde seviniyordum, tek endişem faaliyetlerimize ilk defa gelen arkadaşlardı.
Yeni katılanlar kısa zamanda uyum sağladı
Her ne kadar önceden bu yürüyüşün zor ve eziyetli olacağını ilan etmiş olsam da başta Rıfat Öztürk, Murat Koçhan ve A. Oğuz Tozlu olmak üzere abim Hüseyin Aydoğan, kuzenim Kenan Aydoğan ve arkadaşım M. Emrah Karakoç’un böyle eziyetli bir rotaya denk gelmelerine üzülüyordum. Bu derece zorlu ve eziyetli bir keşif denemesi boyunca tek bir sızlanma duymamak beni çok etkilemişti, bütün katılımcılar birbiri ile yardımlaşıyor herkes birbirine destek veriyor, sularını ve yiyeceklerini paylaşıyorlardı. Bazı kulüp ve topluluklarda çok basit doğa yürüyüşlerinde bile yorgunluğunu birbirinden çıkaran her konuda bencil davranan insanların olduğunu çok iyi biliyorum. İsmail Özhan, Münevver Özhan, Birol Özcan, Bülent Turfanda, Aykut Yıldızalp, Tanyeli Yıldızalp, Ali Sarılan ve Oya Sarılan gibi eski üyelerimizde bizimleydi, onların uyumları ve yakaladıkları profesyonellik beni şaşırtmadı fakat başta Rıfat olmak üzere yeni gelen arkadaşlarında böyle zorlu bir faaliyete bile uyum sağlaması oldukça şaşırtıcıydı. Birinci tepeyi zar zor geçtik, ilerlemek için ikinci bir deme daha yapmayı planlıyorduk. Naipli Köyünden Gümüş Köye kadar hızlı tempoda yürümüştük daha sonrada zor ve eziyetli bir tepeyi aşmıştık, artık bir yemek molası vermenin ve bugün ki faaliyeti sonlandırmanın vakti gelmişti.
İkinci deneme
Fakat enerjisi kalanları alarak son bir deneme daha yapmak istedik. Bitirmek isteyenler ve devam edecek olanlar olmak üzere ikiye ayrıldık, bugünlük yeter diyenler kısa bir yürüyüş sonrası Gümüş Köye oradan da Selçuk ilçesindeki evlerine ulaştılar. Devam etmek isteyenlerle birlikte son bir deneme daha yaptık, şansımızı çok zorladığımız halde ilerlemek mümkün olmamıştı. Havanın kararacağını ve zirveye henüz çok uzakta olduğumuzu da hesaba katarak geriye kalan on kişilik gurup olarak faaliyeti sonlandırma kararı aldık.
Gümüş Dağı yol vermedi
Keşfimiz Gümüş Dağı zirvesinde son bulmadı fakat buna rağmen başarılıydı. Kuzey doğu istikametinin elverişsizliğini ve kendi şubemdeki arkadaşlarımın gücünü görme olanağı yakalamıştım. Bir orman yolu tutturarak taş ocağına oradan da Gümüş Köye yürüdük. Bizi evimize götürecek aracı beklerken çaylarımızı içip günün yorgunluğunu atmaya çalıştık. Selçuk ilçesinde gerçekleştirdiğim en zorlu keşif faaliyetinden kimse ciddi bir yara almadan sağ salim dönmüştük. Faaliyet sırasındaki uyumları, özverili davranışları ve sergiledikleri profesyonellik için bütün ekip arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ederim. Çetin şartlarda bile birbirinden güzel fotoğraflar çekip bizimle paylaşan değerli abim Aykut Yıldızalp’e ayrıca teşekkürler. Zirve tadında kalınız.
Özgür Aydoğan
Zirve Dağcılık Selçuk Şube Başkanı